Hızlı Arama

ÜRÜNLER

E Vitamini

Synonyms:
VITAMIN E; alpha-Tocopherol; D-alpha-Tocopherol; 59-02-9; 5,7,8; Trimethyltocol; (+)-alpha-Tocopherol; alpha-Vitamin E; Aquasol E

E vitamini, kimyasal yapı itibarı ile bir tokol olup antisterilite vitamin olarak da bilinir. E vitamini yağda çözünen önemli bir antioksidandır ve özellikle hücre zarları ve lipoproteinlerde önemli antioksidan işlevler görmektedir. 

Synonyms:
VITAMIN E; alpha-Tocopherol; D-alpha-Tocopherol; 59-02-9; 5,7,8; Trimethyltocol; (+)-alpha-Tocopherol; alpha-Vitamin E; Aquasol E; (R,R,R)-alpha-Tocopherol; TOCOPHEROL; Eprolin; a-Tocopherol; (2R,4'R,8'R)-alpha-Tocopherol; dl-a-Tocopherol; Tocopherol alpha; 2074-53-5; Phytogermine
(2R)-2,5,7,8-TETRAMETHYL-2-[(4R,8R)-4,8,12-TRIMETHYLTRIDECYL]CHROMAN-6-OL; alpha Tocopherol; Vitamin Ea; Mixed tocopherols; D-alpha tocopherol; Syntopherol; Denamone; Viteolin; Esorb; Tocopherol (R,S); UNII-N9PR3490H9; CHEBI:18145; 2,5,7,8-Tetramethyl-2-(4',8',12'-trimethyltridecyl)-6-chromanol; Evitaminum; Profecundin; Waynecomycin; Almefrol; Emipherol; Ephanyl; Epsilan; Etamican; Tokopharm; Vascuals; Viprimol; Vitayonon; Etavit; Ilitia; E Prolin; Spavit E; ido-E; Endo E; N9PR3490H9; Vita E; EINECS 215-798-8; Lan-E; Med-E; Antisterility vitamin; alpha-Tocopherol acid; Tenox GT 1 2H-1-Benzopyran-6-ol, 3,4-dihydro-2,5,7,8-tetramethyl-2-[(4R,8R)-4,8,12-trimethyltridecyl]-, (2R)-; Rhenogran; Ronotec 50; Vi-E; Covitol F 1000; E307; E 307 (tocopherol);VITAMIN E; E Vitamini; Vitamin e; vitamin; E; VİTAMİNE E
 


E VİTAMİNİ

E vitamini, kimyasal yapı itibarı ile bir tokol olup antisterilite vitamin olarak da bilinir. E vitamini yağda çözünen önemli bir antioksidandır ve özellikle hücre zarları ve lipoproteinlerde önemli antioksidan işlevler görmektedir. Epidemiyolojik ve sınırlı ara çalışmalar, E vitamininin kardiyovasküler hastalıkların, bazı kanserlerin ve öteki kronik hastalıkların riskini azalttığını belirlemektedir. Bazı büyük klinik deneylerle E vitamininin sağlığa yararları daha derinlemesine değerlendirilmektedir. Tokollerin (tokoferol ve tokotrienol) farklı bileşikleri E vitamini aktivitesi gösterir. En aktifi alfa-tokoferoldür. Geçmişte asıl olarak α-tokoferol üzerinde yoğunlaşılmışken, bugün öteki tokoferoller ve tokotrienoller daha fazla ilgi çekmektedir. İlk sonuçlara göre bunlar, α-tokoferolden farklı antioksidan ve diğer fonksiyonlara sahiptir.

Tarihi
E vitamini 1922'de, beslenme ile doğurganlık arasındaki ilişkiyi araştıran Evans ve Bishop tarafından bulundu. Aylarca E vitamininin olmadığı bir beslenmeye tabi tutulan dişi fareler, fetus emiliminden dolayı doğurganlık kaybına uğradı. Bu, beslenmelerine az miktarda taze hıyar, beyaz tohum ya da kurutulmuş alfalfa yaprakları eklenerek önlendi. Başlangıçta E vitamini terimi, doğurganlığı sürdürmek için gerekli olan ve bitkilerden elde edilen bir lipid ekstraktını tarif ediyordu. Sonraları, E vitamini aktivitesi gösteren 4 tokoferol ve 4 tokotrienolden ibaret 8 bileşik bulundu. Tokoferoller izole edildi ve ilk kez 1930'ların sonlarında tanımlandı; tokotrienoller de yaklaşık 25 yıl sonra tanımlandı.


Tokoferol ve tokotrienollerin formülleri
Tokoferoller ve tokotrienoller aynı kroman halkaya sahiptir fakat tokotrienollerin fitil zinciri üç çifte bağ içerir. α-Tokoferol E vitaminiyle eş anlamlı hale gelmiştir ve insan ve hayvan dokularındaki predominant şekli olduğundan asıl araştırma konusu olmuştur. Ancak diğer tokoferol ve tokotrienoller de beslenmede önemli ve özel bir antioksidan ve biyolojik etkiye sahiptir ve artık daha fazla ilgi çekmektedir.

İşlevleri
E vitamini sinir sisteminin, kasların, hipofiz ve sürrenaller gibi endokrin bezlerin ve üreme organlarının fonksiyonları için önemlidir. E vitamini, biyolojik bir antioksidan olup, atardamar hastalıklarının ve kanserin önlenmesi için gereklidir.

Ayrıca nükleik asit metabolizması, askorbik asit sentezi, ve kükürtlü aminoasit metabolizmasında rol oynar. Mitokondrilerdeki lipidin oksidatif parçalanmasını önleyen Vitamin E keratin fosfat, adenozin trifosfat gibi yüksek enerjili fosfat bileşiklerinde fosforilasyon işlevini düzenler.

Sekiz farklı fakat birbirleriyle bağlantılı molekül ailesinden oluşur. Kan dolaşımını ve normal kan pıhtılaşmasını güçlendirir. Dokuların onarımı için gereklidir, bazı yaraların etrafında iz oluşma ihtimalini azaltır. Yüksek kan basıncını azaltır, kataraktı önler, atletik performansı geliştirir, bacaklardaki krampları açar, kılcal damar duvarlarını güçlendirirken sağlıklı sinirler ve kaslar oluşturur. Ayrıca sağlıklı bir deri ve cilt için gereklidir. Anemi ve prematüre (erken-doğum) bebeklerde oluşan göz bozukluluklarına karşı vücudu korur, yaşlanmayı geciktirir ve yaşlılık lekelerini önleyebilir. Ayrıca, yaşlanmaya bağlı hafıza kayıplarını önlemede etkilidir.

Birbiriyle ilgili birçok bileşik, E vitamini etkisi gösterir. Hemen hemen tüm vitaminler gibi E vitamini eksikliği de normal büyümeyi engeller ve bazen böbrek hücrelerinin bozulmasına neden olur. E vitamini yokluğunda hücrelerde doymamış yağ asitleri azalır ve mitokondrilerde, lizozomlarda ve hatta hücre zarı gibi organellerde anormal yapısal ve işlevsel değişiklikler görülür.

Antioksidan fonksiyonları
E vitaminin insanlardaki ana antioksidan fonksiyonu çoğunlukla α-tokoferollerle birlikte incelenir ve bu, lipid peroksidasyonunun engellenmesidir. Lipid peroksidasyonu hücre ve organel zarlarında, lipoproteinlerde, yağlı dokuda, beyinde ve PUFA'nın (poly unsaturated fatty acids = çoklu doymamış yağ asitleri) bol olduğu diğer dokularda özellikle yaygındır.

α-Tokoferol, zarlarda yaklaşık 1 moleküle 1000 lipid molekülü oranında bulunur. Fitil kuyruğu sayesinde, yüzeye yakın olan aktif kroman halkasıyla birlikte zar alt tabakasında konumlanmak gibi eşsiz bir yeteneğe sahiptir. Bu hem lipid antioksidanı olarak iş görmesine hem de diğer antioksidanlarla etkileşime geçerek oksitlenmiş halinden kendi haline yeniden dönüşmesine imkân sağlar. Diğer antioksidanlarla, özellikle de suda çözünenlerle sinerjisi, antioksidan sistemin önemli bir özelliğidir.

E vitamini aynı zamanda lipoproteinlerdeki lipid oksidasyonunu önlemede belirleyici rol oynar. α-Tokoferol LDL'deki bu etkiden sorumlu esas vitamin E formudur çünkü peroksil radikallerinin en yaygın ve en iyi temizleyicisidir. Fakat şilomikronlar da beslenmeye bağlı olarak diğer tokoferolleri ve tokotrienolleri α-tokoferole benzer ya da daha yüksek konsantrasyonda sürükleyebilir ve lipid antioksidanı olarak önemli bir rol oynayabilir. Bunlar aynı zamanda yağlı doku ve karaciğerde önemli bir lipid antioksidanı olarak iş görebilir. Bazı in vitro çalışmalarda tokotrienollerin LDL oksidasyonunu engellemede tokoferollerden çok daha etkili olduğu belirtilmektedir; öte yandan tokotrienol bakımından zengin bir beslenmeye tabi tutulmuş farelerden elde edilen plazmayla yapılan çalışmalar α-tokoferol ve α-tokotrienolün yaklaşık olarak aynı ölçüde engelleyici olduğuna işaret etmektedir; γ-tokoferol ve γ-tokotrienol aynı etkide bulunmasına rağmen bu α formlarında daha azdır. Bu bulgulardan yola çıkarak insanlara ilişkin direkt tahminlerde bulunmak zordur çünkü dinamik çevre farklıdır.

Tokoferoller ve tokotrienoller, peroksi radikallerinin yanı sıra, singlet oksijen ve diğer reaktif türleri ve serbest radikalleri de yakalar. E vitamininin azotlu reaktif türleri üzerindeki antioksidan etkisi gitgide daha fazla dikkat çekmektedir. Biyolojik sistemlerde, azotmonoksidin (NO) oksijenle reaksiyonundan azotdioksit (NO2) elde edilir. α-Tokoferol NO2 ile reaksiyona girer fakat bu γ-tokoferolle olmaz. Aksine, γ-tokoferol NO2'yi NO'ya dönüştürür.

Tıpta ve endüstride kullanımı
Erken doğan bebeklerde görülen hemolitik anemiyi düzeltmek en yaygın kullanım alanıdır. Orak hücreli anemide E vitamininin oraklaşma oranını azalttığı ve hastalığın prognozunu önemli ölçüde düzelttiği gösterilmiştir. Kistik pankreas fibrozu olan çocuklara E vitamini vermek faydalıdır. Yeni doğanın solunum sıkıntısını gidermekte kullanılır. Akdeniz tipi glikoz-6-fosfatdehidrogenaz eksikliği Akdeniz'e kıysı olan ülkelerde çok sık görülmektedir. Bu hastalara günde 800 IU E vitamini verildiğinde üç ay içinde hemolizin azaldığı ve eritrositlerin yaşama müddetinin uzadığı kati olarak gösterilmiştir. Bir yıllık tedavi ise bu hastaların kansızlıklarını önemli ölçüde gidermiş ve krizleri hafif atlatmasını sağlamıştır. Bazı kaynaklar, E vitamininin vücuttaki serbest köklerin birikmesine mani olduğunu ve böylece yaşlanmayı geciktirdiğini iddia etmektedir. Fakat demir ve C vitamini ise bu serbest kökleri meydana getirerek iltihaplanma ile mücadeleyi kolaylaştırmaktadır.

E vitamini şeker hastalığındaki dejeneratif değişiklikleri önlemek, devamlı düşükleri tedavi etmek, sporcuları kuvvetlendirmek, erkek kısırlığını düzeltmek, prostat büyümelerini kontrol altında tutmak , katarakt meydana gelmesini önlemek, bazı deri hastalıklarını tedavi etmek için kullanılmıştır. Kozmetik sektöründe krem ve losyon formülasyonlarında kullanılır. Şampuan vb. ürünlerde de E vitamini kullanılabilmektedir.

Fiziksel ve kimyasal özellikleri
E vitamini yağda çözünen vitaminlerdendir. Bu yüzden hücre zarında bol miktarda bulunur. E vitamininin etkilerini gösteren 8 tokoferol ve tokotrienol vardır. α-tokoferol diğer tokoferoller içinde en etkili olanıdır. α-tokoferol ve daha çok kullanılan α-tokoferil asetat; hafif sarı, kokusuz, yağımsı berrak ve oldukça yapışkan maddelerdir. Doğada bulunan dekstro şekli fizyolojik olarak en etkili izomeridir. Suni rasemik α-tokoferol (DL-α-tokoferol) ve esteri, tekabül eden dekstro izomerinin %70-75 etkisine sahiptir. β ve γ tokoferoller, α izomerinin yarısı kadar, δ izomeriyse ancak % 1'i kadar etkilidir. Tokoferoller billuri şekilde elde edilemez. Oksijensiz ortamda 200 °C'ye kadar dayanır. Organik asitlerden 100 °C'ye kadar müteessir olmaz. Alkaliler etki eder. Oksidasyonla biyolojik etkisini hızla kaybeder. Acılaşmış yağda E vitamini bulunmaz. Işık ve bilhassa ultraviyole (morötesi) ışınlara karşı dayanıksızdır. Onun için E vitamini ihtiva eden gıdalar güneşe maruz bırakılmamalıdır. E vitaminininin bazı oksidasyon ürünleri K vitamini etkisi gösterir. Kızartmalarda E vitamininin %50-90'ı kayıp olur. Suni olarak ağartılmış unlarda E vitaminin bir kısmı harap olmaktadır. E vitamini antioksidan olduğundan yağlara katılarak yağın dayanıklılığı artırılır.

Biyolojik etkileri
Sinyal iletimi
α-Tokoferol, sinyal iletiminde önemli bir izoenzim olan Protein Kinaz C'nin (PKC) inhibisyonunda β, γ ve δ-tokoferollerle α-tokotrienolden daha güçlüdür.
Trombosit yapışması
Çözülebilir fibrinojenin çözülemez fibrine dönüştüğü ve kanın pıhtılaştığı akıştaki ilk olay budur. Trombosit yapışması ve toplanması, kanamadan ölümün engellenmesi için kesinlikle gereklidir.
3-hidroksi-3-metilglutaril-koenzim A (HMG-CoA) redüktazın transkripsiyon sonrası bastırılması
Bu enzim, kolesterol sentezi için önemlidir.
Hücre dışı sıvıların kontrolü
Emilim ve taşınma
E vitamini trigliserid ve kolesterol gibi diğer nonpolar lipidlerle aynı şekilde emilir. Karaciğerin ürettiği safra, tokoferolleri diğer yağda çözünebilen bileşiklerle birlikte misellere katarak emülsiyon haline getirir ve böylelikle emilimi kolaylaştırır. Asetat ve süksinat gibi α-tokoferol esterleri lipazlar tarafından hidroliz edilir (lipazı pankreas üretir) ve serbest α-tokoferol olarak emilir. Lipaz ve safra üretimini destekleyen yemek yağlarının alınması E vitamininin emilimi için zorunludur. E vitamininin suda çözünen bir biçimi olan TPGS, kendi misellerini oluşturur ve lipaz veya safra tuzlarının yardımı olmaksızın emilir.

Tokoferoller ince bağırsaktan emilip bağırsak duvarında üretilen şilomikronlardaki lenf içine salgılanır. Lipoprotein lipazları şilomikronları hızla katabolize eder ve küçük bir miktar tokoferol, şilomikron kalıntılarından diğer lipoproteinlere veya dokulara transfer edilebilir. Bu sırada E apolipoproteini, şilomikron kalıntılarına bağlanır. Karaciğerin spesifik E apolipoprotein reseptörleri bulunduğundan, şilomikron kalıntılarının çoğunu tutar ve temizler. Kalıntılardaki tokoferoller çok düşük yoğunluklu lipoproteinlere (VLDL) salgılanır ve plazma yoluyla sirkülasyonu sağlanır. VLDL, lipoprotein lipaz tarafından, plazma tokoferollerinin büyük bölümünü taşıyan ve onları kolayca yüksek yoğunluklu lipoprotein (HDL) ile değiştiren düşük yoğunluklu lipoproteinlere (LDL) hidroliz edilir. HDL'deki tokoferoller plazma tokoferolünü karaciğere geri getiren sirkülasyon esnasında şilomikron kalıntılarına kolayca geri transfer olur.

Tokoferollerin dokulardan alımı değişkenlik gösterir ve iyi bilinmemektedir. Tokoferoller şilomikronların ve VLDL'nin hidrolizi sırasında dokulara dağıtılabilir. Yine de, tokoferollerin LDL'den dokulara büyük oranda transferinin temelinde, doku hücrelerinin yüzeyindeki LDL reseptörlerinin hareketinin yanı sıra tokoferolün zarlardan geçerken çok yoğun bölgeden az yoğun bölgeye direkt geçişi yatmaktadır. Bu geçiş lipoproteinlerden dokulara veya dokulardan lipoproteinlere olabilir. Tokoferolün dokulardan alımı hem hızlı (plazma, alyuvarlar, dalak ve karaciğer) hem de yavaş (kalp, testis, kas, beyin ve omurilik) olarak tanımlanmıştır.

Tokotrienollerin emilimi tokoferollerinkine benzemektedir. Fakat bunların taşınması ve dokulardan alımı, α-tokoferolünkinden farklı görünmektedir. Tokotrienoller şilomikronun temizlenmesiyle plazmadan kaybolur ve trigliseridlerle birlikte yağlı dokuda birikir.

Vitamin E ve insan sağlığı
E Vitamini alımı için geleneksel tavsiyeler vitaminin vücut fonksiyonlarına katkısı ve kronik hastalıkları önlemedeki muhtemel rolleri göz önüne alınmadan belirlenmiştir. Klinik ve biokimyasal verilerce normal fertlerde E vitamininin eksikliğini belirleyen deliller görülmemekte eksiklik yalnız yağ absorblamayan uzun süreli hastalarda görülebilmektedir.[1] E vitamini aktivitesinin normal dietlerde kafi olduğu sanılmaktadır. Müsaadeler ABD geleneksel gıdalarna göre belirlenmiştir. Yetişkin erkekler için 10 mg α-tokoferole eşdeğer, yetişkin kadınlar için ise 8 mg kafi değerlerdir.[2] Araştırmalara göre bugün insanlar önerilen bu miktarlardan fazlasını almaktadır ki bu fazlalıkların insan sağlığına birçok yönden olumlu etkileri vardır.

E vitamininin sağlığa yararları:
Hücrelerin oksidatif tahripten korunması
LDL'nin oksidasyondan korunması
Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi
Göz merceği, sinir dokusu, kan damarları, kıkırdak vb. özel dokuların oksidatif tahribinin azaltılması
HMG-CoA redüktaz enziminin inhibisyonu yoluyla kolesterol sentezinin azaltılması
E Vitamininin Gerekliliği
vitamininin birinci fizyolojik rolü biyolojik antioksidan olmasıdır. E vitamininin antioksidan fonksiyonu diyetteki çoklu doymamış yağ asitlerinin (PUFA) oksidasyonunun önlenmesidir. Gerekli olan E vitamininin miktarı yağ asidinin çifte bağ sayısı ile artan PUFA'nın otoksidasyon ihtimaline bağlıdır. İnsan ve hayvanlar üzerinde yapılan çok sayıdaki çalışma raporuna göre alınan PUFA'nın gram başına gerekli E vitamini miktarı PUFA'nın oksidatif zararlarından korunmak için 0,4-0,8 mg'dır. Uzun zincirli PUFA'ca zengin diyetlerde vitamin E gerekliliği çok daha yüksek olmalıdır.

E vitamini eksikliği
1920'lerin başlarında yapılan bir gözlem, sonradan E vitamini diye adlandırılan bir beslenme faktörünün, farelerde fetus emilimini önlemek için gerekli olduğunu ortaya koydu. Sonradan onun erkek hayvanlarda normal üretkenlik için gerekli olduğu ortaya çıkarıldı. Son olarak E vitamini eksikliği birçok patolojik durumla ilişkilendirildi. E vitamini eksikliği her hayvanda başka etki göstermektedir. Tavşan ve maymunların erkeklerinde kısırlık, hindilerde kanama, maymunlarda hemolitik Anemiye vs. sebep olmaktadır.

İnsanda E vitamini eksikliği:

Doğada ve besinlerde oldukça bol olan E vitamini eksikliği insanlarda çok az görülür. Çok az sayıda rapor insanlarda E vitamini yetersizliğini bildirmektedir. Günde yalnız 2–3 mg tokoferol 1-2 yıl süre ile verilirse yetişkin insanlarda E vitamini yetersizliği semptomları (Eritrositlerde peroksidatif hemoliz) gözlenmektedir. Kalıtsal E vitamini yetersizliği olan hastalarda yürümede zorluk, konuşamama, ilerleyen beden hareketleri bozukluğu (ataxia) gibi şiddetli nörolojik semptomlar rapor edilmiştir. Yağla yetersiz beslenmelerde nöromuskular bozukluklar 10-20 yıl sonra, çocuklarda yetersiz beslenmelerde belirtiler çok daha kısa sürede görülür. Erken doğan bebeklerde E vitamini eksikliğine bağlı olarak hemolitik Anemi görülür. E vitamini yağda eriyen bir vitamin olduğu için sindirim esnasında yeterince yağ alınamadığı zaman E vitamini eksikliği görülür ki, bu da kandaki Eritrositlerin ömrünün kısalmasına yol açar. E vitamini eksik olan kimselerin eritrositleri bazı oksidan maddelere karşı dayanıksızıdr. Vitamin E yetersizliğinin immün sistemi üzerinde etkili olduğu rapor edilmiştir.

E vitamini fazlalığı
E vitamini fazlalığında, mide bulantısı ve sürekli kusma ya da nadiren mide ağrıları görülür. E Vitamini, vücut dokularının ve cildin sağlıklı olmasını ve bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlar. Sağlıklı bir kemik yapısı için de gereklidir

Benzerleri ve türevleri
E vitaminin pek çok oksidasyon ürünü in vitro ve in vivo sistemlerde gözlemlenmiştir. Bunlar arasında kinonlar (α-tokoferilkinon), dimerler ve kinon-epoksitler vardır.[3] Bazı hayvan dokuları tokoferilkinonu, hala etkili bir antioksidan olan mukabil hidrokinona indirgeyen bir enzim içerir.[4] Yıllar boyunca E vitamininin bazı sıradışı özellikleri, bazı koşullarda peroksidasyon reaksiyonlarını hızlandırma yeteneği açıklanamamıştır. Fakat 1993'te Ingold ve meslektaşları, bu sonuçlara sebebiyet veren bir hipotez geliştirmişlerdir. Onlar E vitamini fenoksil radikalinin düşük yoğunluklu lipoprotein dispersiyonları gibi ortamlarda lipid oksidasyonunu hızlandırabileceğini ileri sürmektedirler.

E vitamininin benzerleri de iyi antioksidanlardır. Osawa 1991'de, tokoferol ve sinnamik asidden türetilen yapısal elementleri içeren A ve B prunusoller tanımlamıştır. Yapısal zeminde parçaların hiçbirinden güçlü antioksidan aktivite beklenmemesine rağmen etanolde otookside olan linoleik asidle yapılan testlerde bileşikler BHA ve diğer tokoferol türevleriyle karşılaştırılabilir özellikler göstermiştir.

E vitamini kaynakları
Vitamin molekülleri içinde en büyüğü olan E vitamini, tahıl, tahıl ürünleri, süt, süt ürünleri, kırmızı et, sebze ve yağlarda, tahıl embriyoları, küspeler ve yeşil yapraklı bitkilerde bulunur. En önemli kaynak tohum yağlarıdır (nebati yağlar). Ekmek ne kadar esmer ise o kadar çok E vitamini ihtiva eder. Et ve meyvede çok az vardır. Normal yeme ile günde 5–10 mg E vitamini alınır. ABD'de tavsiye edilen miktar 15 mg/gün olduğu halde Kanada'da 9 mg/gün'dür. Bazı besinlerin 100 gramında bulunan α-tokoferolün miligram cinsinden miktarı şöyledir:

sebzelerde 90
sıvı yağlarda 50
tahılda 45
yumurtada 10,7
margarinde 10,2
fasulyede 9
koyun ve sığır etinde 1,7
tereyağında 1,6
tavukta 1,6

E Vitamini Nedir?
E vitamini, dördü tokoferol ve dördü tocotrienol olmak üzere yağda çözünen sekiz farklı bileşiğin oluşan bir gruba verilen isimdir. E vitamini, beyin, cilt, göz, ve dolaşım sistemi sağlığının yanı sıra görme için de önemli bir besin bileşiğidir.
E Vitamininin Faydaları Nelerdir?
E vitamini, insan vücudundaki hücre zarlarını çeşitli reaktif oksijen tiplerinden koruyan ve yağda çözünen bir antioksidandır.
Antioksidanlar, bireyin vücudundaki sağlıklı hücreleri yani vücut yiyecekleri parçaladığında, ya da tütün dumanı veya radyasyona maruz kaldığında üretilen zararlı moleküller serbest radikallerin etkilerine karşı koruyabilen maddelerdir.

Serbest radikaller kalp hastalığı, kanser ve diğer hastalıkların gelişiminde rol oynayabilir. E vitaminini takviye olarak alan kişiler, E vitamininin antioksidan özellikleri nedeniyle gıdalardan doğal olarak bulunan antioksidanlarla aynı faydaları her zaman sağlamadığını unutmamalıdır.

Hem doğal hem de sentetik tokoferoller oksidasyona tabidir. Bu nedenle diyet takviyelerinde esterleştirilir ve stabilite amacıyla tokoferil asetat oluşturulur.

E Vitamini Eksikliği Nelere Yol Açar?
Tıp uzmanları genel olarak yetişkinlerin günde 7 ila 15 mg aralığında E vitamini tüketmelerini tavsiye edilmektedir. E vitamini eksikliği nadir görülen bir durumdur ve sinir sistemi üzerinde sinir ağrısı, yani nöropati gibi sorunlara neden olabilir.

E vitamini eklikliği genellikle E vitamini açısından düşük bir diyetten ziyade diyet yağının sindirilmesi sürecinde ortaya çıkan bir sorun nedeniyle oluşur. 
E Vitamini Fazlalığı Nelere Yol Açar?
Uygun dozlarda alındığında, oral olarak E vitamini kullanımı genellikle güvenli kabul edilir. Nadir vakalarda E vitamininin ağızdan takviye olarak alınması, bulantı, ishal, bağırsakta kramplar, yorgunluk, zayıflık, baş ağrısı, bulanık görme, döküntü, gonadal işlev bozukluğu, ve idrarda kreatin konsantrasyonunun artışı yani creatinuriaya sebep olabilir.

Yapılan çalışmalar E vitamini günlük ihtiyacın çok üzerinde alınmasının  kardiyovasküler hastalıklar, kanser, demans ve diğer hastalıkların ortaya çıkma olasılığını düşürse bile tüm nedenlere bağlı ölüm oranlarında da mütevazı bir artışla ilişkili olduğuna dair bazı göstergeler olduğuna işaret etmektedir. E vitamini içeren cilt bakım ürünlerinin kullanımının etkili olduğuna dair klinik bir kanıt yoktur. 

Bazı araştırmalar, yüksek doz E vitamininin, hafif ya da orta derecede Alzheimer hastalığı teşhisi konan kişilerde Alzheimer hastalığının ilerlemesini geciktirebileceğine işaret etse bile, gerçekleştirilen diğer çalışmalarda bu yarar ölçülememiştir. E vitamini takviyelerinin, hafif bilişsel bozukluğu olan kişilerin Alzheimer hastalığına geçişini engellemesi üzerinde hiçbir etkisi yoktur.

Yapılan tıbbi araştırmalar sonucunda, E vitamininin alkolsüz yağlı karaciğer hastalığı semptomlarını iyileştirebileceği gözlemlenmiştir. Bununla birlikte, bu araştırmalarda ortaya çıkan bazı kanıtlar, bu amaç için iki yıl boyunca ağız yoluyla E vitamini takviyesi almanın insülin direnci geliştirilmesi ile alakalı olabileceğini göstermektedir.

E vitamini alımını artırmanın, gebelik sürecinde kan basıncını etkileyen ve preeklampsi adı verilen durumu önlediğine dair kesin bir kanıt elde edilememiştir.
Yapılan çeşitli tıbbi araştırmalar sonucunda, yaygın inanışın aksine E vitamini ve selenyum takviyelerinin prostat kanserini önlemediği gözlemlenmiştir. Bunun yanı sıra E vitamini takviyelerinin kullanımının prostat kanseri riskini artırabileceği endişesi de vardır.

K vitamini eksikliği olan, retinitis pigmentosa adı verilen göz sorunu olan, kanama bozuklukları olan, diyabet olan, geçmişte kalp krizi veya inme geçirmiş, baş ve boyun kanseri olan ya da karaciğer hastalığından muzdarip bireyler E vitamini takviyesi almadan önce uzman bir doktor ile durumları hakkında konuşmalıdır.
Günlük E Vitamini İhtiyacı Nasıl Karşılanır?
Çoğu insan için dengeli bir diyet yeterli E vitamini sağlar. E vitamini açısından zengin gıdalar arasında avokado, ayçiçeği ve soya yağı, ayçiçeği çekirdeği, badem, buğday tohumu yağı, fıstık, fıstık ezmesi, ıspanak, kabak, kanola yağı, kara lahana, kırmızı biber, kuşkonmaz, mango pancar yeşillikleri, yer fıstığı ve zeytinyağı bulunur.

Ayrıca et, süt, yapraklı yeşillikler ve güçlendirilmiş tahıllardan E vitamini alınması mümkündür. E vitamini, oral bir takviye olarak E vitamini kapsülü veya E vitamini ampül damlası olarak alınabilir. Ameliyat olacak bireyler, ameliyattan iki hafta önce E vitamini takviyesi almayı bırakmalıdır. 

E Vitamini Başka İlaçlar ile Nasıl Etkileşir?
Bazı ilaçların kullanımı bireyin E vitamini seviyesini etkileyebilir. Bu olası etkileşimler arasında öncelikle alkilleyici ajanlar ve anti-tümör antibiyotikleri gelir. Tıp uzmanları yüksek dozda E vitamininin bu kemoterapi ilaçlarının kullanımını etkileyebileceğini düşünmektedir. 

Kan pıhtılaşmasını azaltmak için kullanılan antikoagülanlar ve anti-trombosit ilaçları, otlar ve takviyeler ile birlikte E vitamini kullanılması bireyde kanama riskini artırabilir.

Sitokrom P450 3A4 (CYP3A4) substratlarını alan bireyler E vitamini kullanırken dikkatli olmalıdır. Yüksek kolesterolü olan insanlara fayda sağlayabilecek statinler veya niasin ile E vitamini almak, bunların etkisini  azaltabilir. Benzer şekilde Vitamin K ile birlikte Vitamin E almak, K vitamininin etkilerini azaltabilir.

Dengeli beslenme, vücudun günlük işlevlerini yerine getirebilmesinin yanı sıra sağlığın korunması ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için oldukça önemlidir. Doğal ve sağlıklı besinlerle oluşturulmuş, tüm besin gruplarını ölçülü olarak içeren bir beslenme programının uygulanması vücuda ihtiyaç duyduğu enerjiyi sağladığı gibi tüm besin ögelerini de dengeli oranlarda içerir. Tüketilen yiyeceklerle birlikte protein, karbonhidrat ve yağlar olarak üç gruba ayrılan besin ögelerine ek olarak vitamin ve minerallere olan gereksinim de karşılanmalıdır. Yağda çözünen vitaminlerden bir tanesi olan E vitamini; cilt sağlığı, göz sağlığı ve hormonal düzen gibi pek çok alanda önemli görevlere sahip olan bir besin ögesidir. Aynı zamanda antioksidan özelliği bulunan vitaminlerden bir tanesi olan E vitamini bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde de oldukça etkilidir. Bu nedenle vücudun ihtiyaç duyduğu E vitamininin besinlerle birlikte düzenli olarak alınması önem taşır.
E vitamini nedir?
E vitamini, vücudun günlük fonksiyonlarının yerine getirilebilmesi için gerekli olan ve tokoferol olarak da adlandırılan temel vitamin türlerinden bir tanesidir. Tıpkı A, D ve K vitaminleri gibi E vitamini de yağda çözünür ve karaciğerde bir miktar depolanabilir. Besinlerle birlikte alındıktan sonra ince bağırsaklardan emilen bu vitamin, karaciğerde depolanabilme özelliği bulunması nedeniyle eksikliği suda çözünen vitaminlere oranla daha nadir görülen bir besin ögesidir. Karaciğere ek olarak kalp, böbrekler, böbrek üstü bezleri, kaslar ve dokularda da bir miktar E vitamini depolanabilir. Sekiz farklı formu bulunan bu vitaminin insan vücudunda kullanılabilen tek formu alfa tokoferol olarak adlandırılan formdur. Bitkisel yağlarda ve değerli yağlar içeren bitkisel besinler E vitamininin temel kaynakları arasında yer alır. Besinlerle birlikte vücuda alınabileceği gibi E vitamini, bazı durumlarda E vitamini takviyeleri şeklinde de vücuda alınabilir. Yetişkin bireylerde günlük E vitamini gereksinimi erkekler için 10 mg, kadınlar için 8 mg düzeyindedir. Çocuklar için ise günlük gereksinim çocuğun yaşına göre 3-10 mg aralığında değişmektedir. Bu gereksinimin günlük olarak karşılanması oldukça önemlidir. Uzun süre boyunca E vitamini kaynaklarının yeterli miktarda tüketilmemesine veya bazı hastalıklar nedeniyle E vitamini yetersizliği geliştiğinde sağlık açısından bazı olumsuzluklar ortaya çıkmaya başlar.

E vitamininin faydaları nelerdir?
E vitamini insan vücudunda pek çok önemli göreve sahiptir. Vücuttaki birçok organın düzgün şekilde çalışabilmesi için yeterli E vitamini düzeyine sahip olmak gerekir. Hormonal sistemin düzenli çalışabilmesi için de bu vitamin oldukça önemlidir. Özellikle cinsiyet hormonlarının sağlıklı bir şekilde üretilmesi, jinekolojik ve ürolojik hastalıkların önlenmesi ve üreme yeteneğinin arttırılması açısından E vitamini içeren besinlerin yeterli miktarda tüketilmesi gerekir. Aynı zamanda antioksidan bir vitamin olan E vitamini, serbest radikalleri indirgeyerek vücutta zararlı etkilere yol açmalarını önler. Bu sayede oksidatif stresi azaltır, hücrelerde genetik hasarların oluşumunu önleyerek, kanser başta olmak üzere birçok hastalıkla savaşmaya yardımcı olur. Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesine katkıda bulunan E vitamini, vücuda yeterli miktarda alındığında enfeksiyon hastalıklarına karşı vücudun korunmasına katkıda bulunur. Göz ve cilt sağlığı açısından da yeterli E vitamini alımı oldukça önemlidir. Büyüme ve gelişme dönemindeki çocuklarda sağlıklı göz gelişiminin devam etmesi, yetişkin bireylerde ise göz sağlının korunabilmesi için günlük E vitamini gereksinimi tam olarak karşılanmalıdır. Ek olarak cilt elastikiyetinin sağlanması, cildin yenilenme hızının arttırılması, daha sağlıklı bir cilt görünümü elde edilmesi ve kırışıklık gibi kusurların önlenmesi açısından E vitamini gereksiniminin karşılanması önemlidir.

E vitamininin vücuttaki bazı diğer faydaları şunlardır:

Hücre hasarlarını önler: Antioksidan özelliği sayesinde E vitamini, serbest radikallerin hücrelere zarar vermesini ve kanserleşmeye yol açmasını engeller. Bu sayede kanserin ve kardiyovasküler hastalıkların önlenmesine yardımcı olur.
Cildi yaşlanmaya karşı korur: Cilt sağlığının korunmasında önemli görevlere sahip olan E vitamini, cildin nem dengesinin korunmasına, yara ve yanık izlerinin hızlı bir şekilde iyileşmesine, kırışıklıkların ve diğer cilt sorunlarının önlenmesine katkı sağlar. Aynı zamanda cilt kanserine karşı da koruma sağlayan E vitamini, birçok kozmetik ürünün içeriğinde yer alır.
Saç ve tırnak sağlığını geliştirir: E vitamini; saçların sağlıklı ve hızlı uzamasına, aynı zamanda kırılmaya ve koparak dökülmeye karşı dayanıklı bir yapısının olmasına yardımcı olur. Tırnak sağlığı açısından da olumlu etkileri bulunan E vitamini tırnakların sararmasını, çatlamasını ve soyulmasını önlerken sağlıklı bir şekilde uzamasına yardımcı olur.
Egzama ve sedef gibi cilt hastalıklarının etkilerini azaltır: E vitaminine olan günlük gereksinimin tam olarak karşılanması, egzama ve atopik dermatit gibi cilt hastalıklarında kuruluğa bağlı olarak görülen semptomları azaltmaya ve cildin nem oranını arttırmaya yardımcı olur. Aynı zamanda sedef hastalığında görülen komplikasyonların azaltılmasında ve tedavinin desteklenmesinde de önemli etkileri vardır.
E vitamini nelerde var?
E vitaminine olan günlük gereksinimin karşılanabilmesi için bu vitamini bol miktarda içeren temel besin türlerinin diyette yeteri kadar bulundurulması gerekir. E vitamininin en değerli kaynakları;

Zeytinyağı, fındık yağı gibi bitkisel yağlar,
Fındık, badem, ceviz, ay çekirdeği gibi yağlı tohumlar,
Ispanak, tere, maydanoz, marul, kereviz, lahana, brokoli, balkabağı gibi sebze ve yeşillikler,
Kümes hayvanları,
Hamsi, somon, uskumru, sardalya ve ton balığı gibi balık türleri,
Avokado, muz ve kivi gibi meyveler,
Tahıllar,
Tereyağı,
Kırmızı et,
Yumurta gibi besinlerdir.
E vitamini takviyesi kullanılmalı mıdır?
E vitamini takviyeleri veya bu vitamini de içerisinde barındıran vitamin-mineral tabletleri eczanelerde ve sağlıklı yaşam ürünlerinin satıldığı mağazalarda bulunabilir. Ancak tüm besin gruplarını dengeli miktarlarda içeren sağlıklı bir beslenme programı ile E vitamini gereksinimi tam olarak karşılanabilir. Bu nedenle E vitamini kaynağı besinleri tüketmesinde tıbbi bir engel bulunmayan bireylerin E vitamini desteği kullanmasına gerek yoktur. Tüm vitamin ve minerallerde olduğu gibi E vitamininin de doğal yollarla karşılanması daha sağlıklıdır. Dolayısıyla hekime danışılmaksızın, hastalıklardan korunmak veya bünyeyi güçlendirmek gibi amaçlarla bilinçsiz şekilde vitamin ve mineral takviyeleri kullanmak kesinlikle önerilmediği gibi gereğinden fazla alınan vitamin ve minerallerin sağlığı olumsuz etkileyebildiği de bilinmelidir. Buna ek olarak E vitamini yetersizliği teşhis edilmiş olan kişilerde veya herhangi bir hastalık nedeniyle özel bir diyet uygulayan, bu nedenle E vitamini kaynaklarını yeterince tüketemeyen bireylerde hekim önerisiyle E vitamini takviyeleri reçetelendirilebilir. Bu takviyeler genellikle kapsül şeklindedir ve kullanım sıklığı ile dozu hekim tarafından belirlenmelidir. E vitamininin yetersizliği genellikle bitkisel yağları yeterince tüketmeyenlerde, yağ içeriği çok düşük olan diyetleri uygulayan bireylerde görülür. Ayrıca sindirim sistemine ilişkin hastalıkları bulunan kişilerde de bağırsaklardan E vitamini emilimi yeterli düzeyde olmadığında E vitamini yetersizliği gelişebilir. Bu gibi durumlar hekim önerisi ile E vitamini takviyelerinin kullanılabileceği durumlar arasında sayılabilir.

E vitamini eksikliği arasında görme problemleri, halsizlik ve yorgunluk, kansızlık, deride ve dilde çatlaklar, kansızlık, ciltte kolay morarma, kas ve kemik ağrıları, kas kaybı, tırnak ve saç sağlığının bozulması gibi durumlar yer alır. Bu belirtilerden birçoğu farklı hastalıklarda da görülebilen semptomlar olduğundan belirtileri yaşayan kişilerin mutlaka sağlık kuruluşlarına başvurması ve muayeneden geçmesi gerekmektedir. Eğer siz de E vitamini eksikliği belirtileri yaşıyorsanız bir sağlık kuruluşuna başvurarak gerekli testleri yaptırabilirsiniz. Muayene ve test sonuçlarınıza göre vitamin takviyesine ihtiyaç duyup duymadığınızı öğrenebilir, hekiminiz tarafından verilecek önerilere dikkat ederek sağlığınızı koruyabilirsiniz.

  • Paylaş !
E-BÜLTEN